Türkiye uzay stratejisi, Jeopolitik mi? Astropolitik mi?
Astropolitik çağda, uzay savaşlarının üç ana boyutu ön plana çıkmaktadır, karadan uzaya saldırılar, uzaydan uzaya saldırılar ve uzaydan karaya saldırılar.
Askeri uzay alanı artık yeni silahlanma alanı oluyor
Hava, Kara, Deniz, Siber, Uzay derken savaş alanı katmanları uzayı gitmekte ülkeler bu alanlarda aksiyon almaktadır. Bu kapsamda Milli Uzay Programı, uzay çalışmalarında somut bir adım atmasını temsil etmektedir. BAYKAR’ın Fergana Uzay Girişimi’nin kurulması bu çabaları hızlandıran özel sektör girişimi olarak süreci hızlandırırken, dünya genelinde jeopolitik kavramı yerini hızla Astropolitik stratejilere bırakmaktadır. Büyük güçlerin uzay hakimiyeti yarışında somut adımları, Soğuk Savaş döneminden miras kalan uzay rekabetinin yeni bir evresine işaret etmektedir.
ABD’nin 2019’da Uzay Kuvvetleri Komutanlığı’nı kurması, Rusya, Çin ve Fransa’nın da benzer yapılanmalar oluşturması, bu yarışın küresel boyutunu göstermektedir.
Uzay hakimiyeti yarışı
Uzay hakimiyeti teorileri, kara, deniz ve hava stratejilerinin ötesine geçerek, uyduların kontrolü ve uzay tabanlı saldırı ve savunma senaryolarına odaklanmaktadır. Büyük güçler, uzay savunması, siber uzay güvenliği ve uzay espiyonajı kapasitelerini artırmak için hem askeri hem de kurumsal yapılarını yeniden şekillendirmektedir. Bu bağlamda, yüksek enerjili lazer ve elektromanyetik silah teknolojileri gibi yenilikler, uzayın güvenlik alanı olarak önemini artırmaktadır.
ABD’nin New Mexico’daki Kirtland Hava Kuvvetleri Üssü’nde bu tür teknolojiler için test ortamı oluşturması ve Çin’in mikro lazer uyduları üzerinden düşman uydularını etkisiz hale getirme planları, yeni dönemin tehditlerini açıkça ortaya koymaktadır.
Jeopolitik mi? Astropolitik mi?
Aslında yeni Astropolitik çağda, uzay savaşlarının üç ana boyutu ön plana çıkmaktadır: karadan uzaya saldırılar (uydulara yönelik), uzaydan uzaya savaşlar (uydular arası çatışmalar) ve uzaydan karaya saldırılar (dünya tabanlı hedeflere yönelik uzay saldırıları). Bu gelişmeler, uluslararası hukukun henüz tam anlamıyla düzenlemediği bir güvenlik ortamı yaratmaktadır. Bu yeni paradigmada, saldırı yapmak savunmadan çok daha kolay ve maliyet açısından avantajlı hale gelmektedir.
Jeopolitik
Bildiğimiz Jeopolitik devletlerin coğrafi konumlarına dayalı olarak uluslararası ilişkileri ve güç dinamiklerini analiz eden bir alandır. Coğrafi faktörler, doğal kaynaklar, stratejik konumlar ve sınırlar gibi unsurlar, jeopolitikte önemli rol oynar. Dünya üzerindeki güç dengeleri, ittifaklar ve çatışmalar gibi konuların incelenmesi jeopolitik çerçevesinde yapılır.
Astropolitik
Astropolitik ise, uzay alanında devletlerin ve diğer aktörlerin güç ilişkilerini ve stratejilerini inceleyen bir alandır. Yani Astropolitik, uzay teknolojileri, uydular, uzay istasyonları ve uzay keşfi gibi konulara odaklanır. Uzayın keşfi ve kullanımında devletler arası rekabet, uluslararası işbirlikleri ve uzayın militarizasyonu gibi konular, astropolitik analizlerin merkezinde yer alır.
Türkiye uzay için yol ayrımını geçti
Türkiye, bu değişen güvenlik ortamında caydırıcı ve etkili bir uzay gücü olabilmek için kurumsal ve yapısal düzenlemeleri hızlı bir şekilde hayata geçirmek zorundadır. Türkiye’nin uluslararası düzeyde güçlü bir uzay aktörü olabilmesi için yapması gereken daha çok fazla işi var
Astropolitik stratejiler, geleceğin temel güvenlik paradigması haline gelirken, Türkiye’nin de bu alanda güçlü bir pozisyon alması gerekmektedir. Milli Uzay Programı, bu sürecin kritik bir adımı olarak, Türkiye’yi yeni güvenlik alanında etkin bir aktör haline getirmeyi hedeflemektedir.
Türkiye uzay projeleri ve planları devam ediyor
Harekatın yeni boyutu olarak uzay Türkiye gündeminde olmaya devam ediyor bu nedenle kendi uzay projelerine devam ediyor. Sektörde yer almak isteyen şirketler olarak devlet yanı sıra Deltav, Fergani, Plan-S gibi özel uzay şirketleri de aksiyon almaya başlamışlardır.
Özel şirketler yanı sıra Roketsan, Aselsan, TAI gibi devlet destekli savunma firmaları da uzay konularında ki projelere dahil olmaktadırlar ve milli stratejik hedeflere doğru koordinasyon içinde ilerlemektedirler.